1 Şubat 2008 Cuma

KADER

Kader…
İstesen de istemesen de
Hükmünü sürer…

Bir çınar gölgesi ararsın
Ömrün sonu dizinde uyumaya
Ve uyanmaya bir serpinti
Tutunduğun her rüzgâr
Dost değil ki
Bak şurada yatan baban
Sor hadi yeniden
“baba Allah nerede”
Susarsa uykusundan
Babalar hep bilir
Kim nerede ve ne zaman
Düşecektir gelinciğin kucağına
Ya da adam olacak olanı
Tanır bir bakışıyla

Ne baban götürür seni Eyüp'e
Ne başında ki çoban
Bilebilir uçurumun yolunu
Boşlukta asılı kalır arzuların
Bir kuşun kanadına
Aldanırsın…
Ya düşersin ölmeye
Ya tutunursun gülmeye
İki elin kanda olsa
Eğilirsin bir zaman secdene
Karıncalar yürür dizlerine
Ağlamak gelir içinden
Hıçkırığın kırar belini

Tanrı tanımaz yanın
Tutar aklının iplerini
Kuklası olursun ellerinde
Ellerini keserler
Kanar yanların var senin
Birde bıçak sırtı sevmelerin
Sırtında yüktür çoğu zaman
Silkelensen düşer semerin
Eşekliğin
İnsanlığının önüne geçer
Kilidi bozulur gözlerinin
Gelene gidene döker
Akan feryatlarını
Keder…
Doğarken üstüne giydiğin
Ölümlük tek kefenin

Sen küfrünü yüzüne savur
Yalanın saklı durur
Kara gözlerinin ardında
Bir küçük çocuk
Vurulur...
Kuruyan insanlığın ceplerinde
Yırtsan da arını yüzünde
Yüzsüzlüğün, gülen resminde
Yakışmadan öylece
İğreti bir güvey gibi
Sessizliğin sesi olur…

Mavi gözlü bir Nazım
Dilinde sahte ihtilal
İnanmayınca yakışmaz
Yaşamayınca, yaşatmayınca
Tutuşmaz dağ taş
Tutunmaz ardında yürüyen
Aklına karışmış saçlarıyla
Kır zamanlarına büyüyen
Yorgun bir iki baş

Yüzük tak şimdi yalanlarına
Tak ki bilinsin başının bağı
Uğraşma yolunu yürüyen
Bencileyin üç beş deli
Kelam ediyorsa girme
Anlamadığın yollara
Çıkart artık aklının gömülerini
Kalp çürür arama boşuna
Kesme böceklerin yemini…

Hiç yorum yok: