17 Ocak 2008 Perşembe

GECE'DE UNUTULAN


Kaybolmuş kelam aramıyor
kaldırımlar yalayıp yutmuş
sokak lambaları şahit
unutulmuş tüm gece yazılarının
hırpani şair kılıklı adamlarından
kavuşmayan yakalarına
sancılı köprüler uyduruyor

aklında kalan son türküyü
tutturuyor kirli sakallarından
“söyleyecem Allah söyleyecem”
nasıl yar diyeceğini bulduğunda
kalanını deli kan çağından çağırıp
uyduğu kadarıyla uygunsuz bir şafağa
içinde sönen eski fırtınayla
bağrınarak savuruyor

kuğulu bir parkın dibinde
iliştirip arta kalan bedenini
sarılıp ısıtmayan
soğuk banka aldırmayıp
nöbetteki kavağa
bursa çakısıyla
bir mısrayı daha
kazıyor

gece soğuturken votkanın harını
teri soğuk içi kavruk
sahipleniyor gecenin kuytusunu
pamuk şeker kar altında
her Allahın yıldız karasında
bir kâbus bulup sarılıyor…

Hiç yorum yok: