Karakalem bir hikâye bu silmek mümkün
Bir sabah güneşin doğuşuna eş et yağmuru
Önce yıkasın yaşanan tüm zamanları
Kurutsun arkasından kayısı kurusu zamanı
Çoğu bilmez neden hayatta ve ayakta
Durur bu eksik etek dünyanın tozu dumanı
Kimi derviş kimi ayyaş yan yana yürürdü
Vardıkları tüm kapılar aynı sona götürürdü
Demedim mi ben sana yol zamanıdır
Bu mevsim dar gelir buralar bu cüsseye
Uzun ağrılı başların sonu geldiğinde
Veriveririm ellerine öldürdüğüm güveyleri
Dediğim dedik bildiğim bela değilse ne
Ne yumurtaya ne tavuğun dediğine inanırım
Eksik ayların kırıntılarında hayatı avlarım
Ördüğün tüm kaderleri giydim başım üstüne
Götürdüğün tüm ecellere varım ve kefilim
Diyorsun ki öldüresiye bir aşkla aşığım sana
Sık alnımın çatına değilse düşmem avucuna
Ruhumu çekti gök kubbemin sultanı
Yaşıyorsam lütfuna say a canımın cananı
Bulduğun yetmiyorsa deş leşimi sultanlığın ahı…
12 Aralık 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder