5 Aralık 2007 Çarşamba

KÜÇÜK KARA BALIK


Gözden gönülden düşene dek çırpındı
Ağlara takılmış küçük kara balık
Yırtık bir yan aramadı ağlarda
İtilip kakılırken kendiliğinden buldu
Kendini bilmez bir ağ yırtığı
Salıverdi öldürmeyen öldürmeden
Yaşamak bir tuz basımı dalgalarda
Derinler, içinde soluk olduğunda
Bırak kendini soğuk sulara
Kaldırmak kandırmaktır aslında

Sor, mısraya düşen saklı sırrı ne bilir
Şair dediğin parasız serseri
Dudağını yakar biten izmariti
Dudaklarının çatlağından sızar kan
Saçı başı dağınık beli bükülü dağ
Hayatı kalemin ucundaki kurşunla
Vurduğu yalan alnının şakından

Derin bir adamın deli saçmalığı
Çekilmiyor bir yaştan sonra
Uslanmıyor ki gözleri ıslansın
Bitirdiği şarap şişesine yaslansın
Yazan kör okuyan dilsin sen dilsiz
Hepi topu birkaç günsünüz ikiniz
Derleyip toplama mevsimi döner nasılsa
Köşede bekleyen sokak levhasından habersiz

Çığırtkanlar bağırıyor bu dağda kurda kuşa
Nazar ediyor azar vuruyor öksüz bakışa
Deniz ve mehtapta asılı kalan kopuğa
Sırrını aşikar ediyor aşık karakışda

Sen… Sağına soluna bakınan adam
Yol senin yolcu sensin yürü ilerle
Kol saatinde sürmüyor zaman
Zaman aklının çarkına okuyor hükmü
Kudurdukça çalıyor eski gülüşünü

Sen…Sağında solunda adam arayan
Saçına ak düşmemiş kadın
ya bu devenin önüne düş
ya düş bu rüyadan sahte gülüş…

Hiç yorum yok: