KÜÇÜK KARA BALIK
Gözden gönülden düşene dek çırpındı
Ağlara takılmış küçük kara balık
Yırtık bir yan aramadı ağlarda
İtilip kakılırken kendiliğinden buldu
Kendini bilmez bir ağ yırtığı
Salıverdi öldürmeyen öldürmeden
Yaşamak bir tuz basımı dalgalarda
Derinler, içinde soluk olduğunda
Bırak kendini soğuk sulara
Kaldırmak kandırmaktır aslında
Sor, mısraya düşen saklı sırrı ne bilir
Şair dediğin parasız serseri
Dudağını yakar biten izmariti
Dudaklarının çatlağından sızar kan
Saçı başı dağınık beli bükülü dağ
Hayatı kalemin ucundaki kurşunla
Vurduğu yalan alnının şakından
Derin bir adamın deli saçmalığı
Çekilmiyor bir yaştan sonra
Uslanmıyor ki gözleri ıslansın
Bitirdiği şarap şişesine yaslansın
Yazan kör okuyan dilsin sen dilsiz
Hepi topu birkaç günsünüz ikiniz
Derleyip toplama mevsimi döner nasılsa
Köşede bekleyen sokak levhasından habersiz
Çığırtkanlar bağırıyor bu dağda kurda kuşa
Nazar ediyor azar vuruyor öksüz bakışa
Deniz ve mehtapta asılı kalan kopuğa
Sırrını aşikar ediyor aşık karakışda
Sen… Sağına soluna bakınan adam
Yol senin yolcu sensin yürü ilerle
Kol saatinde sürmüyor zaman
Zaman aklının çarkına okuyor hükmü
Kudurdukça çalıyor eski gülüşünü
Sen…Sağında solunda adam arayan
Saçına ak düşmemiş kadın
ya bu devenin önüne düş
ya düş bu rüyadan sahte gülüş…
5 Aralık 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder