5 Kasım 2007 Pazartesi

SUNAK

Hızlı soluk alıp verişleriyle
Tükeniyor günün nefesi
Geceyse yolunu uzatıyor
Dağın patikalarında

Zaman
Gelincik tarlalarında serseri bir âşık
Kavruluyor
Bir gün sıcağından
Bir gece ayazına

Bir avazlık çile “beklemek”
Seni beklemekse
Kristal bir kâsenin içinden
Bal şerbeti içmek demek

Gel inat etme şimdi
Paylaşalım gecenin zulmetini
Hasretin birazı da seni vursun
Güneş pencereni tıklatana değin
Perdenin arkasına saklanan
Korkular ulusun

Ara ara kederlenince göz kırp
Pencerende seyrettiğin yüzüne
Buğulanan camda elinin izi
Birde sol yanımdaki gizi
Ayazında bırakma

Uyumayı unutma artık
Varsın herkes yatağında
Sen boş salonun tekli koltuğunda
Yum gözlerini pembe bir rüyaya
Mavi bir bulut örtsün göğsünü
Kırmızı bir aşk güldürsün yüzünü
Ne daha açık ne de daha koyu haliyle
En sevdiğin renk gözlerinden süzülsün

Bir yağmur boşalsın dışarıda habersiz
Kokusu sinsin boynuna
Saçların ağlasın avuçlarıma
Gün yüzünü ağartırken
Yuğ düşlerini
Sevdamın sunağında…

Hiç yorum yok: