6 Ekim 2007 Cumartesi

İSTİNYE VAPURU

Duyarım hep birilerinden
İstinye’den kalkarmış bir vapur
Ne İstinye’nin neresi olduğunu
Ne de kalkan vapurun nereye gideceğini
Hiç bilmem…

Bilmediğim hiçbir vapura da binmem
Oldum olası inadım inattır zaten
Kimi sevsen, ölüm yetişir ya hani
acele tarafından
Hani acıta acıta alır ya içindeki sevgiye rağmen
Şansa bak ki hangi yangını avucumda tutsam
Üşümüş ellerim de sönüverir çoğu zaman

İstinye neresi salacak nasıl bir yer
İstanbul…
Kaç defa düştüm ocağına kim bilir
Her seferinde yolcu ettin kucağından
Hiç fırsat vermedin ki ben de seveyim seni
Kalmasın benim de görmediğim hiçbir yer

Hep anlattılar
Ya da okudum birilerinden
Tatmadım hiç seni dokunmadım toprağına
Denizinde hiç boğulmadım mesela
Yahut tramvayında hiç oturmadım

Bizim İstanbul’umuz dediler
İsmimi o “biz”in arasında okudular
Biz denilenin içinde bir kenarda
Anlattıkları ne varsa öylece
Sana dair bir hayali uzaktan uzağa
Kurdum sessiz ve gizlice

İstinye’den bir vapur kalkar diyorlar ya hani
Ve inadım inat ya benim de
Ne desen nafile…
O vapura tek başıma binmem
Şimdi, ya tutarsın elimden
Yahut o İstinye vapuru
Bensiz gider gelir denizinden…

İyi ki de bilmemişim seni
Değilse nasıl boğulurdum hasret dolu
Sana dair dökülen mısralarımdan…
İstinye’den vapur kalkarmış…
Ne gam…
Bensiz gidip gelsin madem iskelesinden

Birazdan uykuya dalacağım
Bir İstinye vapuru girecek düşüme
Elimdeki tek jetonu atacağım kumbaraya
Denizi seyreden bir yer arayıp bulacağım
Sonra yanıma bir “sen” gelecek elinde gazetesiyle
Zaten, denizde martılarda silinecek
gelişinle birlikte gözlerimden

İstinye vapuru sakın durma bu defa
Ve hiçbir iskeleye uğrama
Unut beni içinde bir kerecik olsun
Düşlerimde seyrine koyulduğum
Yalan da olsa bir seyr-ü seferde
Ne olursa olsun sabah olduğunda ve
Uyandığımda hayra yoracağım


16.08.2007, Ankara

Hiç yorum yok: