27 Şubat 2008 Çarşamba

TEKİL ÇOKLUK

Dudağının kenarında biriken
tüm geçmiş zaman acılarını
gül gitsin…
öpme beni mazinin sisiyle
ve dokunma yasını tutan ellerle
yol ver takvim sayfalarına

eskiyen her duygun sökülsün
sol yanında duran soy adından
kütüğüne çak bittiğini herşeyin
yitiğini aradığın mağaralara
inmelerin bitsin yum gözlerini
çocukluk korkularını vur
gerisin geriye çağırma

bil ki sende saklı her kalbin anahtarı
ilk kilit seninki
çevir artık şu şafak vakti
devran denen zilliyi
kendi yolundan…

kır önüne dikilen aynaları
yalnız senin kalabalığın bu
içinde çoğal, vazgeç dışından
kendi yalan çokluğundan
çıkart mutluluklarını
sakla tekil ormanlarına
her bahar, her kar zamanında
kendinden doğan küllerinde
yalnız ve hür yaşa…

Hiç yorum yok: